LPG KULLANIMI VE KARBONMONOKSİT (CO) ZEHİRLENMELERİ
Tanım
LPG (liquid petroleum gas - sıvılaştırılmış petrol gazı) çoğunlukla 3 ve 4 karbonlu (C3 ve C4) hidrokarbonları içeren ve düşük basınçlarda sıvılaşabilen gazları tanımlamakta kullanılan bir terimdir. Doğal haliyle LPG renksiz, kokusuz bir maddedir. Havadan daha yoğundur ve basınç altında sıvı halde depolanır. Kaçak oluşması durumunda kolayca fark edilmesi için içerisine kokulandırıcılar eklenerek kullanıma sunulur. Evsel, ticari ve endüstriyel yakıt olarak kullanımının yanı sıra otogaz adı altında binek taşıtlarında kullanım alanı bulmaktadır. Ayrıca kullandığımız sprey kutuları içerisinde itici gaz olarak LPG kullanılmaktadır.
Kimyasal Bileşim
LPG propan (C3H8) ve bütan (C4H10) gazlarının yanısıra kokulandırma amacıyla düşük miktarda etil merkaptan (etan tiol) veya benzeri kükürtlü bileşikler içerir. Ülkemizde kullanıma sunulduğu şekliyle (tüpgaz ve otogaz olarak) LPG hacimce % 30 propan ve % 70 bütan içerir. Dökmegaz olarak konutlara ve endüstriye pazarlanan LPG ise ticari saflıkta propan içermektedir.
LPG Kullanım Emniyeti
LPG yüksek derecede yanıcı bir maddedir ve atmosferik koşullara maruz kaldığında hızla patlayıcı hava - hidrokarbon karışımı oluşturur. LPG buharı havadan ağırdır. Yoğunluk farkı ve hava hareketi ile kaynağından uzaklaşarak açık alanlarda düşük kodlu bölgelerde, evlerde ise alt katlarda birikebilir.
LPG sistemlerinde oluşabilecek sıvı sızıntıları büyük hacimlerde yanıcı ve patlayıcı gaz karışımları oluşturabilir (yaklaşık olarak 1 birim hacim LPG (sıvı) 250 birim hacim gaz oluşturur). LPG sıvısı deri veya göz ile temas ettiğinde soğuk yanıkları oluşur. Yüksek konsantrasyonda LPG buharını kısa süreli dahi olsa solumak baygınlığa ve/veya ölüme sebep olabilir. LPG buharının solunması burun ve boğazda tahrişe, baş ağrısı ve mide bulantısına, kusmaya, baş dönmesine ve bilincin bulanmasına sebep olabilir. Kapalı veya havalandırması iyi olmayan ortamlarda LPG buharı bayılmaya ve boğulmaya sebep olabilir.
İlk Yardım
Gözle temas olmuşsa: Gözler bol miktarda soğuk su ile en az 15 dakika yıkanmalıdır. Yıkama sırasında göz iki parmak ile açılmalı ve göz küresinin ve kapağının su ile temas etmesi sağlanmalıdır. Yıkama işleminden sonra hızla en yakın sağlık kuruluşuna ulaşılarak tedavi imkanı gözetilmelidir.
Deri ile temas olmuşsa: Eğer deride soğuktan dolayı yanık oluşmuşsa etkilenmiş alanı ılık su içerisine batırınız ve bekletiniz. Bu sırada acil ilkyardım almak üzere en yakın sağlık kuruluşuna ulaşınız.
Solunum yolu ile temas olmuşsa: Yüksek konsantrasyonlardaki gaz solunduğunda kalpte ritim bozuklukları oluşabilir. Böyle durumlarda LPG ile temas eden kişi acilen temiz havaya çıkartılmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
LPG Sızıntılarında Alınacak Önlemler
LPG düşük alev alma noktasına sahip olduğundan oluşacak sızıntılar şiddetli yangınlara ve/veya patlamaya sebep olabilir. Eğer tüpten veya tanklardan LPG sızıntısı saptanmışsa derhal tüp veya tank valfını kapatarak sızıntıyı durdurunuz. Bu sırada ortamda yanıcı bir gaz karışımı oluşacağından, kıvılcım çıkartarak yanmayı başlatabilecek eylemlerden kaçınınız. Kıvılcım çıkarabilecek donanımları ortamdan uzaklaştırınız. Elektrik düğmelerini kullanmayınız. Ortamda hava dolaşımını sağlayınız ve derhal ortamda bulunan personeli telaşa ve paniğe meydan vermeden boşaltınız. İtfaiyeye ve eğer mümkünse ilgili firmaya haber veriniz.
Tüplerden sıvı sızması durumunda büyük miktarlarda gaz oluşacağını ve oluşacak gazın havadan ağır olacağını bilerek çok dikkatli davranmalısınız. Kıvılcım oluşturarak yanmayı başlatacak her türlü eylemden kaçınınız. Oluşan gaz yüzey yakınlarında toplanacağından hava akımı ile uzak bölgelere taşınabilir ve buralarda uygun ortam bulduğu takdirde alev alarak yangına ve/veya patlamaya sebep olabilir. Eğer uygun düzenek varsa, su spreyi ile gaz haldeki LPG yi dağıtmaya çalışınız. LPG buharı kapalı yerlerde toplanabileceğinden, lavabo, atık su tesisatı ve kanalizasyon bağlantılarının üzerini kapatınız. Eğer sızıntı oda veya mutfak gibi kapalı alanlarda oluşmuşsa, kapı ve pencereleri açarak hava dolaşımını sağlayınız ve ortamı uzun süre havalandırınız.
Yoğun halde LPG buharı içeren ortamlara kurtarma veya sızıntıyı durdurma amaçları dışında kesinlikle girmeyiniz. Zorunlu hallerde koruyucu giysi ve solunum cihazı kullanılarak eğitilmiş personel kurtarma işlemini gerçekleştirmelidir.
Tüp gaz Kullanımı İle İlgili Öneriler
-
Evlerde ve iş yerlerinde kullanılan LPG ülkemizde gövdesi iki veya üç parçanın birbirine kaynaklanması ile elde edilen tüpler içerisinde tüketime sunulmuştur. 2 (kamp tipi), 12 (ev tipi), 24 (ticari) ve 45 (sanayi) kg' lık tüpler TS 55 normlarına uygun olarak imal edilirler.
-
TS 55 normlarına göre imal edilen tüplerin minimum patlama basıncı 80 bar olmalıdır (dolu bir tüpün iç basıncının 4-5 bar mertebesindedir). Tüpün çelik gövdesinin patlaması için uzun süreli olarak yüksek sıcaklık ile temas etmesi gereklidir.
-
Günlük konuşma dilinde tüp patlaması olarak bilinen olay, tüpten sızan gazın kapalı bir ortamda alev veya kıvılcım ile karşılaşarak patlamasından ibarettir.
-
Tüp gaz zehirlenmesi terimi ise iki farklı olayı anlatmak için kullanılır: 1) Havadan ağır olan gazın kapalı yerde birikmesi ile oksijensiz kalmak, 2) kapalı hacimlerde yanma sırasında oksijenin tamamına yakının tüketilmesiyle oksijensiz kalmak ve yetersiz oksijen sebebiyle ortaya çıkan yanma gazların (örneğin karbon monoksit) solunması ile sonu ölümle biten zehirlenmelere maruz kalmak. Buna en güzel örnek şofben kaynaklı zehirlenmelerdir.
-
LPG tüpü alırken özellikle TS 55 işaretine dikkat ediniz. 1981 yılından sonra imal edilen tüm tüplerde TSE markası bulunmak zorundadır.
-
LPG tüplerinizi koyduğunuz mekan çok önemlidir. Tüpler doğrudan güneş ışığına maruz kalmamalıdır. Tüpler radyatör ve soba gibi ısı üreten cihazların yanına konulmamalıdır. LPG kullanan cihazların yanına kolayca tutuşabilecek maddeler koymayınız. Tüpler dik olarak tutulmalı ver hiç bir şekilde kullanım sırasında yana yatırılmamalıdır. Tüpler ocak veya şofben gibi cihazlardan daha alçak bir seviyede tutulmalıdır.
-
Tüpler kapalı ortamda saklanacak ise tabanda havalandırmayı sağlayacak delikler açılmalıdır. Bodrum gibi hava akımının sağlanamadığı yerlere tüp konulmamalıdır.
-
Odalarda veya kapalı alanlarda LPG kullanılıyorsa (LPG sobası, ocak gibi) ortamda sürekli temiz hava akımı sağlanmalıdır.
-
LPG tüpü ile cihaz arasında kullanılan hortum bağlantıları kelepçe ile yapılmalıdır. Hortum eksiz ve yamasız olmalı ve 125 cm uzunluğunu geçmemelidir. Bağlantı hortumu düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Yıpranmış, çatlamış, yumuşamış veya sertleşmiş hortumlar derhal yenisi ile değiştirilmelidir. Bağlantı hortumunun üzerinde imal edildiği tarih yazılıdır. Bu tarih kontrol edilmeli ve hortum 3 yılını doldurmuş ise yenisi ile değiştirilmelidir.
-
Tüp basıncını kullanım basıncına düşüren regülatörler (dedantör) kullanım emniyeti açısından önemli cihazlardır. Bağlantı hortumunda veya LPG kullanan cihazda oluşabilecek yüksek debili kaçakların önüne geçebilmek için gerektiğinde gaz akışını durduran tipte dedantörler kullanılmalıdır.
-
Tüp değişikliği ve kullanım sırasında kaçak kontrolü sabunlu su ile yapılmalıdır. Asla kibrit veya çakmak gibi açık alevli nesneler kullanmayınız.
-
Şofbenler mutlaka bacaya bağlanmalıdır. Kullanıldıkları ortam iyi havalandırılmalı ve 8 m3 den daha büyük hacme sahip olmalıdır. Havalandırma kurallarına uyulmalıdır.
-
LPG sobası ile ısıtılan ortamlar belirli aralıklarla havalandırılmalıdır. LPG sobalarını uyku esnasında açık bırakmayınız ve 30 m3 den küçük mekanlarda kullanmayınız.
-
Piknik tüpleri üzerine geniş tabanlı kaplar koymayınız. Sızdırmazlığı sağlayan ve tüpün üzerine takılan armatürün dibinde bulunan contayı belirli aralıklarla kontrol ediniz ve gerekiyorsa değiştiriniz.
KARBON MONOKSİT ZEHİRLENMESİ
Kasti ya da kaza sonucu maruz kalarak karbon monoksit (CO) zehirlenmesi dünyada gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerde en sık rastlanan zehirlenmeye bağlı ölüm nedenlerinden biri olmayı sürdürmektedir. Ülkemizde her yıl özellikle kış aylarında CO' den zehirlenme artarak doruk yapmaktadır. Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Dünya Sağlık Teşkilatı (DSÖ) tarafından CO için önerilen değer: 8 saatlik 9 ppm, 1 saatte en fazla alınabilecek doz ise 25 ppm olarak belirlenmiştir.
Canlı metabolizmasına zararlı birçok gazın havaya karışması şeklinde tanımlayabileceğimiz "hava kirliliği" günümüzde tüm insanlığın ve özellikle de büyük yerleşim merkezlerinin ciddi bir problemidir. Hava kirliliğinin büyük bölümü "yanma reaksiyonlarından" kaynaklan- maktadır. Karbon ve hidrojen moleküllerini içeren kömür ve petrol ürünleri yakıldığında karbondioksit ve su oluşur. Ama "tam yanma" gerçekleşmediğinde karbon monoksit gibi insan sağlığı için çok tehlikeli ve bazen de öldürücü gazlar üretilir. Örneğin, arabaların motorları CO üretirler. Hava kirliliğine, CO' nun %52, SO2'nin , hidrokarbonların , NO2'nin %6 ve diğer parçacıkların oranında katkıları vardır.
Karbonun yetersiz oksijenle birlikte yanmasıyla açığa çıkan bir gaz karbon monoksittir.
Yanma reaksiyonlarında yeterli oksijen varsa karbon monoksit yerine karbondioksit oluşur.
Karbon monoksit çok zehirli bir gazdır. Yetişkin bir insan, yarım saat boyunca, %1 oranında CO içeren bir odada kapalı kalırsa kısa sürede yaşamını yitirir. Karbon monoksit renksiz, kokusuz ve tatsız bir gaz olup karbon içeren fosil yakıtların yanması ile ortaya çıkar. Kararlı bir gaz olan CO' in atmosferde kalıcılık süresi iki aydan fazladır. Bütün dünyada CO emisyonu yılda toplam 232 milyon ton olduğu göz önüne alındığında, bu miktarın dünya atmosferi için yarattığı sorun daha da belirgin olmaktadır. Dünyadaki CO emisyonunun yaklaşık olarak % 70'inden fazlası ulaşım sektöründen gelmektedir. Ayrıca bütün dünyada karbon monoksit oluşumunun aşağı atmosferde kalması halinde ise, bu kararlı gazın her yıl 0.03 ppm artacağı hesaplanmaktadır. Şehir havasında bulunan CO insan sağlığına önemli etkilerde bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi karbon monoksitin kandaki hemoglobin hücresinin oksijen taşıma kabiliyetini azaltmasıdır
Karbon monoksit hemoglobine olan özel ilgisi nedeniyle toksiktir/zehirlidir. Hemoglobine oksijenden 250 kez daha fazla bağlanır ve karboksihemoglobin oluşur. Herkeste düşük düzeyde karboksihemoglobin saptanabilir. CO'nun toksik etkileri sinsidir. Karboksihemoglobinin kırmızı rengi nedeniyle deride kiraz kırmızısı renk gözlenir. Dudaklar rujla boyanmış gibi kızarır. Göğüs ağrısı, baş ağrısı, kusma, taşikardi, irritabilite, konfüzyon, solunum yetmezliği, bilinç kaybı önemli belirtiler olarak görülebilir. Zehirlenen kişi derhal ortamdan uzaklaştırılmalı, temiz hava varsa saf oksijen verilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna acilen götürülmelidir.
KARBON MONOKSİT KAYNAKLARI
Karbon monoksit hidrokarbonların tam olmayan yanması sonucu oluşan bir yanma ürünü/emisyonudur. Atmosferdeki CO konsantrasyonu genellikle yüzde 0.001'den düşüktür. Düzeyler kentlerde kırsal kesimlerden daha yüksektir.
1. OTOMOBİL EGZOZ GAZI: Karbon monoksit hem iç hem de dış ortam hava kirleticisidir. Araç egzozları dış ortamlarda en önemli CO kaynağıdırlar. Karbon monoksit gazı solunduğunda özellikle yoğun trafiğin olduğu kavşaklar ve park alanları ile araba tamirhaneleri gibi kapalı ve iyi havalandırılmayan iş ortamlarında çalışanlarda zararlı etkilere sahiptir Zehirlenmeye yol açan dışsal CO, otomobillerin egzoz dumanlarından, iyi çalışmayan ısıtma sistemlerinden ve duman solumadan kaynaklanır. Depo ve ambarlarda çalışanlarda görülen baş ağrısının bir nedeninin propanla çalışan vinçlerden ileri gelmektedir. Otomobillerden kaynaklanan CO bağlı kaza sonucu ölüm oranı soğuk bölgelerde daha yüksektir ve kış aylarında doruk yapar. Bazı ölümler benzinle işleyen jeneratörlerin iyi havalandırılmamasına bağlıdır. Propan ve metan gibi "daha temiz" yakıtlar tama daha yakın yanarsa da karbon monoksit zehirlenmesine neden olabileceği bildirilmektedir.
2. SOBADAN GAZ SIZMASI: Ülkemizde her yıl yüzlerce kişi, ısınma amacıyla yakılan soba veya mangallardan çıkan karbon monoksit gazından zehirlenerek ölmektedir. Kokusuz ve renksiz bir gaz olan karbon monoksitten kaynaklanan zehirlenme hiç farkına varılmadan oluşur. Hafif baş ağrısından, komaya, felce ve ölüme kadar giden ciddi sonuçları vardır. Bu yüzden havalandırması olmayan yerlerde açıkta ateş yakılmaması, soba kullanılırken boru ve baca temizliğine dikkat edilmesi gerekmektedir. En önemli tedbir ise gece yatarken sobayı açık bırakmamaktır. Karbon monoksit zehirlenmesinin belirtileri: sersemlik, bas dönmesi, bas ağrısı, bulantı-kusma, bilinç düzeyinde bulanıklık, solunum sıkıntısı, görme bozukluğu şeklinde sıralanabilir. Bu belirtileri gösteren biri derhal açık havaya çıkartılmalıdır. Gerekirse yapay solunum yaptırılmalı, eğer varsa oksijen verilmelidir. İyi ısınmayan ve alttan yakılan kömür sobaları veya elektrikli ısıtıcıların, yangın ve karbon monoksit zehirlenmesi riskini artırdığı bilinmektedir.
CO ZEHİRLENMESİNDEN KAÇINMA ÖNERİLERİ: Sobayı üsten yakmak, sobanın hava/duman kapaklarını kapamamak, baca temizliği, gece yanan soba üzerine kömür atmamak, Lodoslu havalarda soba yakmamak.
3. DOĞALGAZ/TÜPGAZ (LPG)'Lİ ŞOFBEN/KOMBİ'DEN ZEHİRLENME: Şofben veya gazdan zehirlenmenin nedeni gazın yanması sırasında banyo odasına taze hava girişinin sağlanmaması veya şofbenin bacaya bağlanmamasından banyodaki mevcut oksijenin tamamının kullanılmasıdır. Banyodaki oksijenin azalması ve yanmasının devam etmesi ortamda zehirli CO gazı oluşmaya başlar. Baca bağlantısı yoksa/iyi değilse yanma sonucu oluşan CO gazı ortama yayılarak zehirlenmeye neden olur.
CO ZEHİRLENMESİNDEN KAÇINMA ÖNERİLERİ: Pilot emniyet sistemi olmalıdır. Baca bağlantılı şofbenler kullanılmalıdır. Şofbenler/kombiler hava akımı fazla olan yerlere konulmalıdır. Havalandırma menfezi veya kapı altı eşiğinden (en az 1.5 cm boşluk olmalı) yeterli hava girişi sağlanmalıdır. Banyoya şofben koymamak en doğrusudur. 8 m3'ten küçük yerlere şofben kurulmamalıdır. Baca gazı algılayıcılı emniyet sistemli şofbenler tercih edilmelidir.
4. SİGARA DUMANI: Sigara dumanında CO gibi bazı sakinleştirici/sersemleştirici maddeler bulunmaktadır. Bu kimyasal maddeler, kısa bir süre için gerilimi, kızgınlığı ve diğer güçlü hisleri bastırır. Sigara dumanı önemli bir karbon monoksit kaynağıdır. Kandaki karboksihemoglobin sigara içenlerde sıklıkla yüzde 10 düzeyine ulaşır, hatta yüzde 15'i aşabilirken bu oran sigara içmeyenlerde yüzde 1-3'tür.
CO ZEHİRLENMESİNDEN KAÇINMA ÖNERİLERİ: Sigara içmemek, aşırı sigara içilen ortamlardan kaçınmak ve duman altı olmamak.
5. BACASIZ ISITICILAR: Özellikle gazyağı, LPG (propan) ve doğalgaz gibi yakıtlar bacasız ısıtıcılarda yakıt olarak kullanılmaktadır. Gazlı Japon sobaları, piknik tüpüne takılan ısıtıcılar bu tür sobalardandır. Bu yakıtların bacasız ısıtıcılarda tam yanması sonucu karbondioksit ve su buharı oluşur. Bacasız ısıtıcı kullanılan yerlerde taze hava değişim oranı 0.35/saat olmalı, sızdırmaz bir oda/evde bacasız ısıtıcı kesinlikle kullanılmamalıdır. Odada oksijen azaldığında bu bir algılayıcı ile belirlenip, yanma durdurulmalıdır. Bacasız ısıtıcının ısıl verimi %99 olmalıdır. Bacasız ısıtıcıların mavi alev ile yanması kontrol edilmelidir. Portakal rengi alev eksik yanma ve karbon monoksit oluşumunun bir belirtisidir. Sarı renkli alev ise bacasız ısıtıcının kesinlikle kullanılmaması ve tamir edilmesi anlamına gelmektedir.
CO ZEHİRLENMESİNDEN KAÇINMA ÖNERİLERİ: Bacasız ısıtıcılar yoğun insan trafiği olan hava akımı fazla yerlerde kullanılmalıdır. Yatak odalarında/banyolarda kullanılmamalıdır. Isıtıcı yatmadan önce mutlaka kapatılmalıdır. Yakıcının deposu yakıtın ısınınca genleşeceği düşünülüp tam doldurulmamalıdır. Deniz seviyesinde 1350 m yüksekliklerdeki yerlerde alçak basınç nedeni ile alev sönebildiğinden bacasız ısıtıcılar kullanılmamalıdır. Otomatik gaz kesme algılayıcılı ve 25 ppm/1 saat CO emisyonunu geçmeyen bacasız ısıtıcılar kullanılmalıdır.